Roma'da nerede?
Pes ettim. Büyük istek, arzu ve tezahürat üzerine Roma’da ne yenilir ne içiliri yazıyorum. İlk söylemek istediğim: Lütfen Alfredo’ya gitmeyin. Alfredo’ya gidin diyen listeleri kara listenize alın!!!
Başıma bir şey gelmeyecekse Roma’nın iyi yemek yenilen bir şehir olmadığını düşündüğümü söylemekle başlamak istiyorum yazıya. Çağdaş sanat trenini kaçırması gibi mutfakta yeni bir soluk getirme işinde de çok başarılı olamamış bir şehir Roma. Ne varsa yine de gençlerde var, o ayrı…
Mecbur kalmadıkça Roma’da dışarda yemiyorum. Çıktığımda da hep aynı yerlere gidiyorum. En büyük derdim en klasik mekanlarda dahi malzeme konusundaki özensizlik. Bu damak ne restoranlarda çürük domates hissedilen domates sosları, pancettası rancid amatricianalar gördü!
Demek istediğim Roma’da ne yenilir ne içilir yazacak doğru insan mıyım emin olmasam da büyüüüüüük istek ve ısrar üzerine gittiğim yerleri yazıyorum. En en en iyi, en en en harika, en en en olma iddiası olmayan bir liste. Klasik ya da değil, düzgün malzeme kullandığı garanti yerler, o kesin

Listemin başında Santo Palato var. Yer bulmak imkansız olduğundan, önceden organize olmakta güçlük çektiğimden çok sık gidemesem de Roma mutfağı dendiğinde ilk tercihim her zaman. Rakı Şişesinde İtalyan Olsam’ın da kahramalarından Sarah Ciccolini tıp okurken aşçı olmaya karar vermiş bir aşçı. Abruzzolu olsa da Roma mutfağının bayrağını mükemmel taşıyan bir genç kadın. Mutfağın büyük fiziksel güç gerektirdiğinin altını çizen Sarah çok iyi bir koşucu. Ciddi ağırlık çalışıyor. Her zaman mutfağında. Her zaman o koca alüminyum tavalarının başında. Küçücük mekana girdiğinizde küçük pencereden mutfağını görebiliyorsunuz ama Mutfak mahremiyeti olan bir yer. Akvaryum gibi gözler önünde değil. Sarah gibi. İçi dışı bir ama içine kapalı, işini yapıp, kimsenin hoşuna gitmek için çaba harcamayan biri. Tıp eğitiminin işine çok yardım ettiğini söylüyor. Anlaşılacak bir şey. Formasyonunda üç yıldızlı Romito’dan tek yıldızlı Caseres’e, gönlümüzün en yıldızlısı Bonci, Liberati’ye çok önemli ustaların imzası var. Carbonara, dana kuyruklu köfte, füme yürek, tavuk ciğerli yumurta, biber scapesce en sevdiğim yemeklerinden. Mevsimlik menü dışında kara tahtada menü dışı yemekler oluyor. Genelde menü dışı gidiyorum. Sarah’nın yaratıcılığını konuşturduğu tabaklar oluyor bunlar.
Retrobottega/Retrovino
Tarihi merkezde sırt sırta vermiş, isimlerinden de anlaşılacağı gibi aynı aile ait iki mekan. Açıldığı günden beri müdavimiyim. Pandemi dolayısıyla kapandıklarında da haftalık sebze, ekmek kutularına abone olarak yanlarında durmaya çalıştık. Retrobottega Retro ailesinin en eskisi. On yıl olmuştur herhalde açılalı. Michelinli mutfaklarda büyümüş gencecik şefler Alessandro Miocchi ve Giuseppe Lo ludice’nin eseri. Retrobottega “daha restoran” mutlaka rezervasyon yapmanız gerekiyor. Revaçta olması dışında minicik olduğu için açıldığı günden beri rezervasyonla çalışıyorlar. Kazandıkları başarıyla salonu genişletmek yerine Retrobottega’yı olduğu gibi tutup hemen arka sokağında, aynı hizada, içerden birbirine bağlanan arka dükkanda Retrovino’yu açtılar. Tek masalı, Retrobottega’dan daha daha küçük bir yer Retrovino. Mutfak aynı isimlere emanet olduğundan ruh iki mekanda da aynı ancak Retrovino daha bistrot havasında. İki tarafta da harika şeyler yiyorsunuz. Menü sürekli değişiyor. Yüne bu önceden rezervasyon yapma yetisizliğimden daha çok Retrovino’ya gidiyorum. Gerçi rezervasyon yapmayı hatırlasam da sanırım Retrovino’yu daha çok seviyorum. Sabah kahvaltı saatinde açılıyor. Günün saatine göre evrilen, kesintisiz bir mutfak. Roma’nın bu kadar merkezinde, bu kalitede başka bir örneği yok. Tarihi merkezde aylaklık etmek istediğimde biliyorum ki Retrovino var. Sabah gittiysem güzel bir kahve, az ama öz kahvaltılık seçeceğiyle güne başlayabilir, Roma’nın dinmek bilmeyen yağmurunu bu küçük, loş ama sıcak mekanda, etrafım güzel şarap şişeleriyle doluyken arkadaşımla sohbet ederek, dergi kitap karıştırarak saatlerimi geçirebilirim. Kimse kalk git demez. Kahveden şaraba, şaraptan kahveye kahvaltıdan öğlen yemeğine, ikindi kahvaltısından akşam yemeğine dönüşebilen güzel ritimli bir yer Retrovino Son gidişimde menüde Sabotaj 3-sabotaj 5 diye yeni icat menü çıkarmışlar. Bence hiç sabote etmeyin kendinizi. Menüden ne istiyorsanız seçin. Ne varsa eskilerde var:)
Mutfak nasıl diye sorarsanız… Arada Roma mutfağına dair bir şeyler de yapıyorlar ama şansızınıza. Onun dışında buldukları malzeme üzerine, mevsimlik menü kuran şef restoranları diyebiliriz her iki mekan için de. Teknik açıdan çok yüksek yerlerdeler. Malzemeler de her zaman çok kaliteli. Kızartamalarına bayılıyorum. Menü sürekli değiştiğinden favorim diyebileceğim bir şey yok. Her menüde illa ki tuhaf bir et olur. Kaçırmayın derim.
Barred
Her ne kadar adı İngilizce olsa da Bard değil Barrrrred diyeceksiniz. R’Nin üzerine İtalyan usulü bastırarak. Roma’da kişi başına en çok dövme düşen Osteria. Ama ne Osteria. menü sürekli değişiyor ama sakatat konusunda başka iyiler. Şaraplar süper. Mutfakta ve salonda mekanın sahipleri çalışıyor. Yemekler ve şaraplar hakkında hiç sıkılmadan konuşabileceğiniz tam olarak Roma mutfağı diyemesek de ruhunda çok Roma olan, on numara Osteria. Santo Palto’ya yakın bizim mahalle ile San Giovanni arası bir yerlerde.
İlla turist olacaksak
Roma’da turist olmak zordur. O kadar çok turist var ki, şehirde sürekli yaşayıp da turistlerden ilallah etememek mümkün değil. Şehrin tüm güzelliğine rağmen kendinizi biraz itilmiş kakılmış hissedebilirsiniz. Turist olup da yine de düzgün bir şeyler yiyebileceğiniz mekanların başında bence Matricianella ve Armando al Panteon geliyor. Biri İspanyol merdivenlerinin, diğeri adından da anlaşılacağı gibi panteon’nun dibinde düzgün Roma mutfağı yiyebileceğiniz yerler. Hem turist kokuyor, hem de mutfakları iyi. Garip ama gerçek. Armando al Panteon bir nebze daha süzülmüş bir mutfak ve şarap listesine sahip. Roma mutfağının yanında yine Lazio’dan Pecorino, Cesanese del Piglio gibi bölgenin üzümlerinden güzel örnekler bulabilirsiniz Armando’nun listesinde…
Navona civarında Da Tonino, Alfredo e Ada Roma mutfağını tam da filmlerde gösterilen, günümüz gerçekliğinden uzak olsa da kendi dünyası içinde bir gerçeği temsil eden haliyle tatmak için ideal yerler. Damak açısından beklentinizi çok yüksek tutmazsanız, kendinizi bir zamanların Roma’sında hissedeceğiniz, asla kötü şeyler yemeceğiniz mekanlar. Aynı bölgede asırlardır gitmesem de, önünden her geçtiğimde hala dolu olmasına ve de hala orada olmasına sevindiğim Cul de Sac da şehrin turistik ama kurumlaşmış yerlerindendir. Tatlı bir atmosfer içinde, düzgün şarap içilebilir.
Turistik olmasına rağmen bir türlü sevmekten vazgeçemediğim diğer mekan’lar ise Roscioliler. Campo di Fiori civarında adeta bir Bermuda şeytan Üçgeni Roscioli ailesi. Şarküterili Lokanta Roscioli’ye açıkçası artık gitmiyorum. O kadar büyümelerini kaldıramadı ne benim bünyem ne de kendi bünyeleri. Memleketin en üst düzey ürünleriyle yaptıkları o harika carbonara’nın masaya her seferinde soğumuş gelmesini kaldıramıyorum. Paolo Parisi yumurta, Cavallieri makarna, srilankalı dört başı mamur karabiber, Lazio’nun verdiği en iyi pecorino, parmesanın en süperiyle makarna yapıp masaya soğuk getirmeleri anlaşılacak bir şey değil ama yine seviyoruz kendilerini. Şarküterileri Roma’nın en iyilerinden. Ne alırsanız alın, çok iyi olacağı kesin. Ancak normal fiyatların her zaman üzerindeler. Peynir için ora, yumurta için bura diye dolaşacak vaktim olmadığında hala şarküteri alışverişi yapıyorum.
Yan taraftaki Roscioli kafe pazar sabahları Retrovino ile o piti piti yaparak seçim yaptığım bir yer. Jamaica kahve kullanıyorlar. Veronalı, çok sevdiğim bir üretici. Speciality caffe değil. Klasik İtalyan Espresso’nun iyi kavrulmuş ama yanmamış versiyonunun iyi yapılmışı için doğru adres. Tatlıları, sandviçleri de harika. Aragositina dedikleri içi kremalı, pek kıtır tatlıları diyette olmadığım dönemlerde tercihim.
En eski Roscioli, iki yan yana Roscioli’nin karşı sokağındaki fırın olan. Bizim evin ekmeğini aldığım fırın. Meşhur kesme pizzaları dolayısıyla sürekli çılgın bir sıra oluyor önünde. Aklınızda olsun, ekmek alacağınızda bu sıraya girmenize gerek yok. Ekmekle birlikte pizza Bianca ve rossa da yani sadece domates soslu ince kıtır hamurlu ya da pideye benzeyen zeytinyağlı sade pizzayı da sıraya girmeden alabiliyorsunuz. Sade pizza içine mortadella vesaire de isteyebiliyorsunuz. Turiste dev hizmet, bir insider bilgi:)
Rosciolilerin son göz ağrısı ise aynı mahallenin biraz daha arka sokakta kalan Rimessa’sı. Diğer Rosciolilere göre daha sakin. Sükunet içinde güzel şaraplar deneyebileceğiniz ve Roscioli ailesinin her kolundan bir şeyler bulabileceğiniz bir mekan. Hem turistik hem de gerçek. Sitelerinden takip edip, denk gelirseniz tadımlara da katılabilirsiniz. Sanırım gruplar için özel seanslar da düzenliyorlar. Şarabı çok güzel konuşan bir ekip. Cantabria ançuezleri bir harika. What else?
Baccano
Aşıklar Çeşmesi’ne iki adım mesafede, Roma’nın iyi yenen ve de içilen yerlerinden biri Baccano. Son olarak Roscioli’nin şefi Nabil Hacı Hassen’i mutfağına kazandıran Baccano, şefle birlikte şehrin en iyi Carbonara’sı ünvanını da devraldı. Pahalı. Dencek bir şey yok. Olduğu yer, mekanın atmosferi, kalitesi düşünüldüğünde karşılığı olan bir pahalılık en azından. Gillardeau istiridye yerli yabancı köpüklülerle başlayıp, yahudi usulü enginarla devam edip, Roma’ya özgü makarnalara ve de son anda hazırlanan tarmisu’ya uzanan bir şölen.
Beppe e i suoi Formaggi
Roma’nın yahudi mahallesinde en sevdiğim mekanlardan biri peynirci Beppe. Hem alışveriş yapabiliyorsunuz hem de güzel şaraplarla bir şeyler atıştırabiliyorsunuz. Haftada bir Umbria’dan küçücük fırından getirdikleri ekmek İtalya’nın en başarılılarından. Tuzsuz olduğu için şarküteriyle çok güzel oluyor. Cacio e Pepe ve Carbonara’da kullandığım pecorino’yu Beppe’den alıyorum. Üzerine tanımam. Roscioli’ninkinden bile iyi bence. Beppe kendi ürettiği, üretimini yönettiği peynirler satıyor çoğunlukla. Fransa’dan da çok iyi örnekler var. Kendi üretimi tereyağı da bir başyapıt. Pecorino’su dışında çok özel bir Fiore Sardo’su var ki pesto için bunu kullanıyorum. Alp dağlarında yapılan bir nevi kaşar olan Giallina’sı da oğlum Lorenzo Deniz’in en sevdiği peynir. Peynir ve şarap seviyorsanız Beppe şart.
Proloco
Nehri geçip Trastevere’ye geldiğimizde şehrin varoşunda doğup merkezde şube açan Pro Loco sevdiğim adreslerden. Sadece Lazio bölgesine ait üst düzey ürünleri bulabileceğiniz bir mutfaklı şarküteri Pro Loco. Servis yavaş, biraz dağınıklar, sollarından kalktıkları günler oluyor ama ürün kalitesi hiç şaşmıyor. Mutfakta biraz ne çıkarsa bahtınıza olsa da şarap ve şarküteri konusunda yanılamayacağınız bir adres.
Osteria Da Giovanni
Da Giovanni kesinlikle Roma’da en iyi yiyeceğiniz yer değil. Carbonarası bir numara değil, şarap listeleri yok denecek kadar kısa. Dergilerin, rehberlerin illa gidin dediği bir yer hiç değil. Yine de Roma’da en sevdiğim yerdir. Via della Lungara’daki da Giovanni topu topu 5 masalı bir yer. 12’de açılır 3’te kapanır. 5.30 tekrar açılır saat 10’a kadar. Çok az şey yaparlar. Yaptıklarını iyi yaparlar. Domates soslu makarnalarına bayılırım. Bir de sulu köftelerine. Denk geldiğinde kabak dolamalı da harikadır. Çok küçük olduğu için yer olmaz genelde. Erken ya da geç gitmek gerek. Geç kaldığınızda yemek bitmiş olur. Geri çevirmezler iki yumurta kırıverirler. O yumurtanın tadını evde en harika yumurtalara yakalayamam. Kayınvalidem Giulietta’nın haşlama havucu gibi bir şey. Ne yaparsan yap, tutturamazsın. Ev gibidir, sadedir ve de çok ucuzdur. Roma’ya taşındığım sene ağzının tadını ve hesabını çok iyi bilen Calabrialı ev sahibim Mimmo ile gitmiştim ilk kez. 24 yıldır giderim, hep aynı mütevazılıkta, sıcaklıkta çok sevdiğim bir Osteria’dır da Giovanni. En en en değildir ama benim en’imdir.
Da Cesare
Roma mutfağı, düzgün şarap dendiğinde aklıma ilk gelen isimlerden Da Cesare. Tadım arası sıkça gidildiğinden, en çok yediğim Romalı lokanta olabilir. Ayak altı değil, Caseletto da ama vaktiniz varsa trastevere’den tramvayla rahatlıkla gidebilirsiniz. Yemeklerini çok sevsem de mekanın kabak çiçeği kızartmasıyla yıldızımın barışmadığını söylemek istiyorum. Hamuru çok kalın ve yağ çekiyor. Kabak çiçeği konusunda sorumluluk kabul etmiyorum onun dışında istediğinizi yiyebilirsiniz. Ben her gittiğimde bir değişiklik yapıp işkembe yiyorum. Roma usulü işkembeyi çok iyi yapıyorlar. Tuzluca olduğunun altını çizmeliyim. Bol pecorino dolayısıyla. Güçlü lezzetleri sevmiyorsanız bu da uzak durulası bir tabak. Roma’da artık kimseciklerin yapmadığı, evlerde bile unutulan brokolili vatoz çorbasını deneyebileceğiniz tek yer olabilir. Özellikle kış aylarında menülerinden eksik etmezler ve de çok iyi yaparlar. Perşembeleri dana kuyruklu gnocchileri de iyi oluyor. Roma mutfağının bol tuzlu, kaba saba bir mutfak olduğunuz hatırınızda tutup gerçek bir şeyler yemek istediğinizde doğru adres Da Cesare. Şarapları da hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Benim Enotecalarım…
Roma’da bir tek enoteca seçmem gerekse Il Goccetto derim. Kapısında il Gocetto yazmaz. Via Dei Banchi Vecchi 14 numarada tabelasında Vini e Oli yazan yerdir. 80li yıllardan bu yana Roma’da şarap kültürüne büyük hizmet vermiş, sektörün ironik isimlerinin müdavim olduğu bir yer il goccetto. Katı yumurtayı hiç sevmem. Il goccetto’nun apritivosunun vazgeçilmez parçası olan katı yumurta dışında… Gerek atmosferi, şarap seçimleri, içinde solunan tarihle her şarap severin uğraması gereken bir tapınaktır il gocetto. Mümkünse Roma’da olunduğu sürece her akşam bir kadeh alınıp hayata oradan devam edilesi bir enoteca…
Vigneron
Vigneron da varoş doğup sonrada Trastevere’ye göçmüş bir proje. Varoş günlerinden beri müşterisiyim. Roma’daki en dişime göre şarap dükkanı. Bira, cin meraklılarını da heyecanlandıracak ürünleri var. Sadece alışveriş yapabileceğiniz bir yer.
Il Franco
Roma’nın Salaria mahallesinde bir çıkmaz sokak içinde, turistin yolunun düşmediği, daha çok mahallelinin bildiği bir yer Franco. Genelde yaz aylarında iç mekanlarda oturmayı sevsem de Il Franco’nun sokak içi ve çıkmaz sokak halini çok seviyorum. Çok zengin bir şarap seçimleri yok ama benim damağım için gayet isabetli seçimler. Kalite fiyat çok iyi. Gerçek bir mutfakları yok. Venedik usulü cichetti denilen mezecikler var.
Mosto
Flaminio mahallesinde, pek ayak altı olmayan bir yer Mosto. Çağdaş sanat müzesi Maxxi’ye yolunuz düşerse Mosto’da bir kadeh güzel bir şarap içip, atıştırabilirsiniz. Ufak tefek, modern, güzel bir şarap seçkisine sahip zamane enotecalarından Mosto. Mutfakları atıştırmalıklardan ibaret olsa da her şey çok lezzetli.
Enoteca Bulzoni
Parioli Roma’nın en sosyetik, biraz da ruhsuz mahallelerinden. Yaşlandıkça daha katlanır, snop halini daha çekilir bulur oldum. Viale Parioli üzerindeki Bulzoni mahallenin soğuk, sosyetik havası içinde sıcak kalmayı başarabilmiş bir şarapçı. Yılların tecrübesi, çok farklı tarzlarda, çok farklı çeşitte şarapları var. Duvar dolusu şarap arasında solumak başlı başına zevk. Birkaç yüz metre ilerdeki bir başka önemli kurum Ercoli’ye her zaman yeğlerim Bulzoni’yi. Ukalalılığı tadında, yılların emeği ve ciddiyetinin hissedildiği bir Roma klasiği Bulzoni. Hemen yan köşesindeki şarküteri çok pahalı olmakla birlikte çok iyi ürünlere sahip. Az yukarısındaki Il Cigno Caffe, Roma sinemasının birkaç siyah beyaz kalisiğine mekan olmuş, zaman tüneli gibi kahve. Parioli caddesi üzerinde salınıp, başka bir Roma solumak isteyenlere…
Avanvera
Santo palto’da yer bulamadıysanız ve Sarah’nın dünyasına giriş yapmak istiyorsanız Avanvera’yı deneyebilirsiniz. San Giovanni taraflarında, şehrin turist rotasının dışında mahalle içi bir enoteca Avanvera. vaktiniz varsa, yürümeyi doğayı seviyorsanız hemen dibindeki Caffarella parkını geçip Appia Antica’ya varacak uzun bir yürüyüş rotasının başı ya da sonu olarak planlayabilirsiniz Avenvera zamnınızı. Açık şarapların çoğu benim için fazla “zamane” şarabı. Şişe olarak seçebileceğim dişime göre dolu şarap var. Sarah’nın meşhur yüreğini burada da tadabilirsiniz. Elbette mutfak Santo Palato ayarında değil ama öyle bir misyonları da yok. Mahalle içinde, esaslı bir şeyler eşliğinde damağınıza göre şarap bulabileceğiniz her yolcunun seçimi olmayacak bir yer Avanvera
Bizim mahalle: Pigneto
Pigneto senaryo yazarları ve büyünce senaryo yazarı olmak isteyenlerin muhiti. İtalyan sinemasının neo Reliast dönemiyle ciddi göbek bağı var. Pasolini ve Rossellini’nin başyapıtlarına set olarak seçtikleri nevi şahsına münhasır bir yer. Trafiğe kapalı cadde boyu mekanlarıyla popüler bir yer olsa da Roma’nın en fena yemek yenilen yerlerinden biri. Mahallemizdir seviyoruz.
Tiaso
mahallede oturma odası havasında, güzel şaraplar içebileceğiniz, asık suratlı gibi görünseler de işlerini çok seven ve de her sorunuzu yanıtlayacak iki tatlı sert insanın mekanı Tiaso. Adresi Via Ascoli Piceno, 25. Sokağın hemen köşesinde, bol şaraplı, bol kitaplı güzel ışıklı bir yer. kapıda isim yazmıyor, boşuna aramayın. Adının Tiaso olduğunu bilen bile azdır, boşuna yolda sormayın. Tiaso, Antik Yunan’da Dionisos’a adanmış bir cemaat. Bir yere bu kadar doğru bir isim verilemezdi. Mahallenin belli bir yaş üstü (haydi 30 diyelim) kalite arayan cemaatinin oturma odası Tiaso. Az, güzel, içine dönük ama mahalleye taşan yerleri seviyorsa kaçırmayın. Far from the maddenig crowd.
Necci
Necci’yle aramda öyle bir sevgi ve nefret ilişkisi var ki ancak insanın yakın ailesi içinde yaşayabileceği türden bir çelişki. Pasolini’nin Accatone filminin geçtiği mekanlardan. Yıllar önce bay Necci hala mekanda çalışırken de giderdim. Bunun altını gururla çiziyorum çünkü kimsenin gitmedi bir yerdi. Bir dolu 90lık Romalının bilardo oynadığı, çok kötü kahve yapılan, bay Necci’nin asla anlayamadığım ve de gülemediğim ama yine de anlatmasını çok sevdiğim iki fıkrasından ibaretti bu bar. Bir de bahçesinde bir ağaç kovuğunda serpilmiş dev alma vera… Yıllarca her haftasonumu gittim bu bara. Necci’nin Entourage’ı dışında belli bir yaşın altındaki tek müşterisiydim. Hayalim bir gün bay Necci orayı devretmeye karar verdiğinde barı alıp aynı ihtiyarlarla aynı kötü fıkralarla belki biraz daha iyi bir kahveyle orayı işletmekti. Üst katındaki evde de oturacaktım. Bir gün ansızın Necci kapandı. Bana haber vermeden mekanı devretmişti. Bir sene burun kıvırdım, gitmedim. Yeni mekan mahallenin öyle bir kalbi oldu ki kayıtsız kalamadım. Necci’de çalışmayı çok seviyorum. Kahvesi eh, cappuccino’su daha iyi. Cornettoları vasat. Tereyağlı bisküvileri favorim. yemeklerini kötü buluyorum. Şarap seçimleri çok iyi, üstelik fiyatları da çok makul. Bir zamanların Cihangir’ini özleyenler illa ki gelsin. Mekanın 1924’ten bu yana diye pazarlanmasına karşıyım. Karşı olduğum çok şey var ama Necci yine de Necci. Çalışmayı sevdiğim, dedikodusu çok zevkli bir mekan. ha bir de kalamar kızartmaları da fena olmuyor.
Bottigleria
Kahvesi fena, havuçlu cevizi keki çok güzel, üzerine pudra şekeri istemiyorum demek şart. Çok iyi bir şarap seçimleri var. yemekler vasat. İç mekan tam çalışmalık. Vaktiniz varsa. Arkadaşlarınızla geldiyseniz, kendinizi bir mahalle insanı hissetmek istiyorsanız. Günün her saatinde piyanonun yanındaki koca ahşap masaya kurulabilirsiniz. En sevdiğim beyazlardan, her yerde bulamayacağınız Oltre Torrente’nin Timorasso’sunu şiddetle tavsiye ederim. Necci çocukların da gittiği bir barken, Bottiglieria okul karşısında da olsa, mahallenin yazılı olmayan kuralları gereği genelde çocuksuz gidilen bir mekan. nedense çocuk kitaplarımın hemen hepsini burada yazmış olabilirim…
Caffe Sospeso
Pigneto’nun sonradan moda olan iç taraflarında yine küçük bir park karşısı, baktığınızda bir şeye benzetemeyeceğiniz bir yer Caffe Sospeso. Çok güzel bir şarap seçkileri var. Ufak tefek bir şeyler atıştırabiliyorsunuz. Kendini önemsemeyen ama yaptığı seçimlerden işini önemsediği belli olan salaş bir yer. Seviyorum.
SO2
Aslında bir şarap dağıtımcısı. Eskiden mahallenin bir köşesinde sadece hamili kart yakinimdir şeklinde gidip, tadım ve alışveriş yapabileceğiniz bir yerdi. O gizli tarikat havasını çok seviyordum. Birkaç yıl önce mahalledeki varlıkları daha gün yüzünde yaşamaya karar verdiler, enoteca oldular. Kendi dağıttıkları şarapları satıyorlar. Underground severlere…
Vigneto
Derin Pigneto diyebileceğimiz mahallenin en uç sınırlarında, borderline varoş bir noktada kalitenin mümkün olduğunu kanıtladıkları çok seviyorum bu genç girişimcileri. İyi şarap seçimi, güzel atıştırmalıklar. Tüm şehirde bulmanın zor olduğu fikrimin ince gülü Vecchio Samperi’yi her daim bulabildiğim bir enoteca Vigneto.
Pastorie
Bizim mahallenin en doğru düzgün yemek yenilebilen zeytinyağından şarabına dikkatli seçimler yapan bir Abruzzo lokantası Pastorie. Pigneto’da yenebilecek en kaliteli yer olabilir.
Pizza
Pizza yiyecekseniz bir zahmet Napoli’ye gidin. ya da Verona’ya Renato Bosco’ya… Her şakanın altında bir gerçeklik payı vardır. Unutmayalım:) Roma’da pizza benim için keseme pizzadır ve de şahı tabii ki Bonci’dir. Cipro durağındaki eski yeri her zaman aşırı kalabalık. Ben genelde Trionfale caddesi üzerindeki ekmekçi Bonci dükkanına gidiyorum ki burada da daha az çeşit olsa da harika pizzalar en en önemlisi de efsane Bonci fırında tavuğu alıyorum. Roma’ya özgü içli köfte Suppli için de benim için tek adres
Roma’da Bonci’nin en yakın takipçisi benim defterimde en azından. Lievito Pizza. havaalanından şehre gelirken geçilen Eur mahallesinde. Çok iyi mayalama tekniği, harika malzeme, çok iyi bira, servis bazen sevimli bazen sevimsiz.
Bütün pizza yemek istiyorsanız…
Elementare, Illuminati ve 180 gr. İkisi Trastevere’de diğeri Centocelle.
Bizim mahalledeki Margari de yine farklı bir ortam arayanlar için iyi bir alternatif. San Lorenzo mahallesindeki Farine de tabaksız çatalsız kaşıksız politikasıyla başımızın tacı, çok iyi şarap seçimleri olan sıra dışı bir pizzacı.
Tarihi merkezdeki baffetto her gittiğimde domatesinden midem kötü olsa da bir klasik olması nedeniyle mide ağrısına katlanıp kırk yılda bir gittiğim Roma usulü pizzacılardan.
Dondurma
Otaleg açık ara bir numara benim kitabımda. şehrin klasiklerinden Gracchi, Settimo Gelo da sevdiğim dondurmalardan. Piazza Vittorio Fassi epey kötü olsa da mekana olan duygusal bağım dolayısıyla sütlaç ve zabaionesi’ni hala severek yiyorum. şehrin en eskisi. Yol düşerse gidilebilir. Bizim mahalleye yolu düşen Capriccio di carla’nın Antep fıstığı ve zabaoinesi de fena değil.
Kahve
Süleyman efendi nasırından benim kahveden çektiğim kadar çekmemiştir. Çok severim. Mahallede yanmamışını bulmak zor. En sevdiğim kahve Otaleg. Via Quattro venti üzerindeki dondurmacı kahve Otaleg bir numaram. Sonrasında Faro, Barnum ve bizim mahallenin ve Roma’nın en iyilerinden Fax Factory geliyor. Termini istasyonda Panella’da içiyorum. Aventino üzerindeki Casa Manfredi kahvesi ve cornettolarıyla sevdiğim bir yer. Maalesef her baristanın kahvesi aynı olmuyor mekanda. Azıcık asık suratlı çocukcağızın yaptığı en sevdiğim. Tarihi merkezde eskiden Sant’Eustachio’yu asla es geçmezdim ama büyüdü bir şeyler oldu. Yine de düzgün kahve.
Last but not least… kahve, enoteca ve pizza uçlarını bağlayan mekan Il Fischio
Klubeden bozma, yol kenarı küçücük mekan. kahvesi ayrı güzel, şarabı ayrı güzel. Çoook sevdiğim bu mekanın sona kalmasının sebebi nereye koyacağımı bilememem. Akşam giderseniz Osman Pekin’le tanışma ve de şarap önerisi alma fırsatınız olur…
Fiumicino
Her ne kadar Roma’da ilk varılan nokta olsa da bir türlü Roma gibi görülmeyen Fiumicino çok sevdiğim bir arkadaşımın marinaya tekne farketmesi vesilesiyle yıllar sonra hattıma düştü. Fiumicino’ya yolunuz düşerse Sancho pizza, yıldızlı Il Tino, yine aynı şefin bistro tadında mekanı 4112, bir başka yıldızlı Pascucci al Porticciolo balık severleri mutlu edecek mekanlar.
Bira severler, yurttaşlarım…
Roma iyi bira içilebilen bir yer. Bizim mahalledeki Birra piu scouting için harika mekan. şehrin en donanımlılarından. Wunderbar! San Giovanni mahallesindeki Off Licence hem dükkan hem de önünde bira içebileceğiniz bir efsane. Trastevere Che Siete Venuti a fa da Roma ve italyan biracılığının ikonik mekanlarından.
Bunun çarşısı, pazarı, kasabı, manavı, yıldızlısı, balıkçısı var ama yoruldum… Başka zamana.
uzun lafın kısası Alfredo’ya gitmeyin de ne yaparsanız yapın. herkese sevgiler, güzel Romalar. ha bir de!
Home sweet Home
Sevgili Gökhan Kutluer’den dev hizmet! mekanlar burada haritada…
https://www.google.com/maps/d/u/0/edit?mid=1svVnzDjgwqHtge0xWQ1SzWbdZcL2s_4&usp=sharing